Etkinliğin odak konusu “Türk çelik piyasasının bugünü ve geleceği” oldu. Sektörde rekabetin azalması ve kapasite fazlasına rağmen ithalatın artması ve gelecek dönemde bunun nasıl değişeceği konuşuldu.
Etkinliğin moderatörlüğü yapan, Kocaer Çelik Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çakmur Türkiye’nin demir çelik sektöründe yatırımları ve geçmişten geleceğe nereye varıldığını bir tartışma ortamı yaratarak geleceği nasıl şekillendireceğimizi belirlemek istedik. Kapasite, kapasite kullanımı, nasıl şekillenecek diye konuşalım tartışalım istedik. Sunumlar ve tartışma konularıyla ışık yakabilirsek iyi olacak" diyerek etkinliğin açılışını yaptı.
Bozoklar Metal Dış Ticaret Şirket Kurucusu Harun Bozoklar bir sunum gerçekleştirerek ürün bazında Türkiye’nin ithalat-ihracatını değerlendirdi.
''Ülkemiz ve küresel düzeyde kapasite artışlarının yurtdışı pazarındaki rekabetçiliğin artacağına inanıyorum''
Bozoklar Metal CEO’su Harun Bozoklar” Türkiye’nin en büyük başarı hikayesi demir çelikte oldu. Son birkaç yıldır kapasite konusunda sıkıntılar söz konusu. Öncelikle ham çelik kapasitesi neydi, ne oldu? Üretim yöntemine göre elektrik ark ocakları, yüksek fırınlar. Yüksek fırın kapasite kullanımı son üç yıldır daha düzenli. Elektrik ark ocağı daha çok hurdayla besleniyor. Hurdada iki ayrım yapılmış, ithal ve yerli. Yerli hurdalarda değişiklik yok (10 milyon ton altı düzenli). Türkiye’nin ham çelik kapasite kullanımı ile dünya kıyaslanmış, biz dünyaya göre daha az kullanmışız ancak zaman geçtikçe bu makas açılmış. Dünyaya göre %10 un üzerinde az kullanan ülke olmaya başlamışız. Kapasite kullanımında sıkıntı göstermeye başlamışız. Eskiden ürettiğimiz slabın hepsini kullanır haldeymişiz, 2021’den sonra slab üretimimizde de düşüş olmuş. Tüketimin kaçını ithal ediyoruz, üretimin kaçını ihraç ediyoruz baktık. İhracatta sert bir düşüş var. Pazarlar bazında konuşacağız, section 232 ile başlayıp ABD kotaları, anti dampingler bizim ihracatımıza ciddi darbe vurdu.
Türkiye’deki ham çelik kapasite kullanım oranıyla dünya kıyaslanmış. Biz dünyanın hep altında kapasite kullanımı göstermişiz ama makas iyice açılmaya başlamış. Biz kapasitesini dünyaya göre %10’un altında Kütük ve slabda 2019 ‘dan itibaren kapasite kullanımımızda ciddi sıkıntı baş göstermeye başladı. Uzun ürünlerde %17 ile %20 arasında ithalat yapıyoruz. Buna kütük dahil. İhracatta çok sert bir düşüş var. Üretimimizin %60’ını ihraç eden bir ülke iken şu an azalmış durumda. İhracatta %25lere düştük. Bunun bir çok sebebi var. İhracatımıza ciddi darbe vurdu.
MetKim Metal Genel Müdürü Osman Türeyyen, “İç piyasada yetersiz olduğu aşikar, geçen seneki rakamlara bakıldığında 34 milyon ton civarında imalat ile sıvı çelik üretmiş 24 milyon tonu ocaklı tesislerde kalanı yüksek fırınlarda. 24-25 milyon ton hurda kullanılmış. 18-19 milyon tonunu ithal etmişiz, 6-7 milyon ton hurda jenere edilebilmiş. En büyük sıkıntı hurda sıkıntısında daha iyi organize edilmesi gerektiği. Almanya-Fransa gibi ülkelerin ihracatı kadar iç piyasada hurda topluyoruz. 2023 yılında %54 gibi rakam çıkmış, teorik kapasite neredeyse 55-60 milyon tona yakın (yalnızca elektrikli ark ocakları). Kütük ve slabın ithal edilme esprisi Tr demir-çelik fabrikalarının üretim maaliyetleri(elektrik ve hurda). Hurda çok kontrol edilemiyor, siz almadığınızda başkaları alıyorlar. Kütük ve slab ithal ederek karşılamaya çalışıyor. İthalat ihracat tablosundaki en büyük olay budur, rekabetçiliği kaybettik.
“Hurda pazarı batıdan doğuya doğru kayıyor”
Bilecik Demirçelik Genel Müdürü Muammer Bilgiç; Tüketilmiş çeliğin hurdaya çevrilebilmesi için 30-40 yıl kullanılması gerekiyor bu sebeple zaman olarak Türkiye sayılamıyor. Yeni dönemde hurda üretmemek olay olacak. Toplam tüketimi düşürmek gibi bir konu vardır. İç pazardaki mevcut hurda toplamanın iyi seviyede olduğunu düşünmekteyim. Evet, eskiden elektrik maliyetleri açsından iyi bir düzeydeydik ancak enerji olarak artış ve düşüşler yaşadık. Çok tartışılmayan bir şey söyleyeceğim, 16 ay süren bir süreç yaşadık, Ukrayna işgali ile başlayan kriz, ülkemizde elektrik ve doğalgaz fiyatları arttı. Bence başka nedenlerle artırıldı ve 100 bin tonluk üretime etkisi 10 milyon dolar. Geçen sene tükettiğimiz 450 kilo üstüne çıktı. Hindistan vs yükselirken Batı düşüyor. Bir tanesi hurda ile ilgili, 40 yıl önceki 40 yıl sonrayı gösteriyor. Hurda pazarı (tüketimi) Batıdan Doğuya doğru kayıyor. Ancak yerel- iç ihtiyaca göre kalacak. Hurda ihracat pazarı genişlemeyecek hatta daralacak. İkincisi, kilo tam olarak gerçeği yansıtmıyor, dağılım ülkeden ülkeye değişiyor. Biz tam ortadayız, ortada kalacağız ama örneğin inşaat çeliği Almanya kadar üretilmeyecek yine de değişim dönüşüme ihtiyacımız olduğu da değişmeyecektir.
Kapasite ve ürün dağılımını yeniden planlamamız gerekir. Verilerin doğru olması gerekir. Yeni Türkiye çelik sektörü farklı bir hammadde ve kompozisyonla çalışacaktır. Düşük bakır ve kromlu hurdaya ihtiyaç olacaktır. Yeni ürünlerin maliyeti daha çok olacaktır. Dikey entegrasyona giden firmalar çok oldu. Bunları çok taktir ediyorum. Bu organik şekilde oldu. Bazı şeylerin zamanı geldi. Değer zincirinin diğer üyeleriyle neden entegrasyona gidilmesin? Yeni ürün için yeni üretim teknikleri ve yönetim gerekiyor. Çok zordur. Zaten dünyayla aramızda bir fark var bu farkın daha fazla açılmaması için bu yola çıkmamız lazım. Nervürlü bu yolu sırtlamış ve bu güne getirmiştir. Bunun artık farklı ürünlere çevrilmesi gerekir”
ÇOLAKOĞLU Metalurji Satış Müdürü Kürşad Aynas, “Bizim Avrupa Birliğine sıcak satışımız çok ta şey mümkün olmayacaktır. Çünkü Avrupalı üreticiler bunun nedenini siyaset olarak yorumluyor. Slab ve kütükte niye ithalat vergi var zamanında konulmuş bir vergi. Yatırımlarımızın olması kötü değil ama çoğu firma sahipleri fizibilite çalışması yapmadan bu işe giriyor. Borçelik’in yeni yatırımı var otomotive ağırlık olacak. Tamamen ithalatı azaltıp daha rekabetçi fiyatlar vermek gerekir” İç piyasa toplam 28 milyon ton, ağırlığı inşaat demiri üreticilerinden geliyor.
“Sıcak sac tüketicileri olarak rekabetçiliği kaybettiğimizi görüyoruz”
Soğuk Haddeleme Galvanizli ve Boyalı Sac Üreticiler Derneği (SOGAD) Başkanı Güvenç Temizel “En çok katma değeri yarattığımız yerler, otomotive, beyaz eşya boru profil ve makine endüstrisidir., “Bizim kapasite kullanımlarımız biraz düşük ama fena değiliz, yassı oranımız 10 milyon ton. Sıvı çelik üretimi %30 oranında yerlilik oranımız var. Hadde tesisi olarak bizler varız. Sogad olarak birincil önceliğimiz bunları ihracat yapabilir olarak tutmak. Asıl Türkiye’nin büyüyerek ihracat yapmasını sağlayan ürünler bunlar. Enerji fiyatları büyük oranda arttı, zaten büyük marjlarla çalışan bir sektör. Doğal olarak rekabetçiliği kaybettiğimizi sıcak sac tüketicileri olarak görüyoruz. Sıcak sac ithalatları 2021-23 döneminde düştü, slab ithalatı da artıyor. Son yıllarda rekabette geri kaldığımızdan dolayı hurda yeteri kadar çıkmıyor. En kritiği enerji-hurda konusu. Bizim sektörün durumuna gelecek olursak galvaniz sac kapasitesi 2016'dan beri 2.5 kat artış yaşadı. İhracat tarafında 2.4 milyon tonlara ulaşmışız, ABD ve Avrupa, kısıtlamalar saction 232 ile başlayan, sektörümüzü de yoruyor. Aynı gemideyiz ürün bazı ihracatlarımızın artması bizi de zorluyor. Bir iki yıl karlı seneler geçildi, bazı kaliteler yapılırsa ithal önü kesilecek diye yapıldı, örneğin Borçelik’in öyle yatırım planı var ama mesela bir üyemizin daha ince galvaniz sac üretmek istediğini biliyoruz.
İç piyasa büyüdüğünden ithalata gerek kalmadı. Böyle böyle 200 300 mt ek kapasiteler geliyor. Rekabetçiliğimizi yitirdiğimiz için ithalatta ciddi rakamlar var. 2023 yılında Çin TR arasındaki fark (sıcak sac) 200- 250 dolar deriz, 100 dolarlar civarında sıcak sac pazarında farklılık olunca oralardan almayı uygun görüyor. Kapasite kullanımı olarak dernekte 2023 sonunda epey düştük bu sene itibari ile yükseldik. 2023 sonunda kapasite kullanımında %60’lardaydık. Üyeler arasında da farklılıklar var bildiğimiz kadarıyla. İthalat (sıcak sac) tarafında yüksek fiyatlar ile iç piyasaya vermekte de zorlandık. Kore'den sıcak-galvanizli sac akışı yaşadık Kore Türkiye’ye toplam ihracatını 3 katına çıkarttı.
2026 yılından sonra CBAM devreye girecek. Elektrik art ocağı bazımız yüksek yassı da ve uzun ürünlerde. Elektrik konusunda da yenilenebilir kaynaklara yatırımımız yüksek. Elektrik konusu bizim açımızdan avantaj durumlara geçer. Vietnam, Tayvan gibi ülkelerden çok daha iyi duruma geçeceğimizi düşünüyorum. Yenilenebilir enerji kaynakların yatırımlarımız yüksek. Sadece yapmamız gereken Avrupa’ya uyumlu o sistemi çıkartabilmek Sıvı demir çelik üreticilerine tekrar geri döndürülebilirse çok daha iyi olur. Birleşebileceğimiz konulara odaklanırsak daha iyi olur.
“Hurda üretim kapasitenin artacağını öngörüyoruz”
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Veysel yayan; “Hurda üretimimizde karamsar bir bakış var ama hurda üretimimizin 10 milyon tonun üzerinde. Geçen yıl 10 milyon 800 bin ton civarında. Bu tüketimimizi sınırlı bir kısmını oluşturuyor ama bunun artma potansiyeli de var. Geçen yıl çelik tüketimimiz 37 milyon ton oldu. Yurtiçi üretimimiz bu çelik tüketimi ile paralel seyretmiyor. 17 milyon ton ithalat mevcuttu. Bunun kademeli bir şekilde dönüşebileceğini bu durumdan çıkabileceğimizi düşünüyorum. Bu 10 milyon 800 bin tonun yeterli olabileceği söylemek mümkün değil. Türkiye’nin de tüketime paralel olarak, tüketim esnasında ortaya çıkan anlık hurdaya ilave olabilir. 2012 yılında 28 milyon ton tüketim mevcut. Önümüzdeki dönemde hurda üretim kapasitenin artacağını öngörüyoruz. Tüketim açısından 20 yıllık bir potansiyel mevcut. 15 milyon tonu rahatlıkla üretebilecek bir noktaya yaklaşıyoruz. Tüketimin yurtiçine yönlendirilmesi ve orda tüketilmesi halinde biraz daha miktar artabilir. Bu biraz da fiyatlarla ilgili. Etkin bir hurda üretimi var ama fiyatlar daha iyi olursa, hurda toplamak daha karlı bir hale gelebilir. Bu konuda hurda fiyatlarının önümüzdeki yıllarda tüketimdeki artışa paralel olarak artmasını beklemek ve bunun üretiminin yansımasını beklemekte gerçekçi bir bakış açısı olacaktır. Kapasitemiz ve ihtiyaç arttı. Bu durumda kapasite kullanım oranında artması bekleniyor. Bu 2023 yılında gerçekleşmedi. Çünkü nerdeyse hurda fiyatlarına yakın fiyatlarda Çin satış yaptı. Bunun 2024 yılında biraz değişmeye başladığını kapasite kullanım oranının 2024 yılının ilk 4 ayında artmaya başladığını görüyoruz. Buna paralel olarak ölçek ekonomisinin sağladığı imkanlardan yararlanıp yassı çelik üreten kuruluşlarımızın da ihracatta da ciddi bir artış elde ettiğini söyleyebiliriz. 2024 yılında Ticaret Bakanlığı tarafından bir takım tedbirlerde alınırsa bu hususları gözlemleyebiliriz.
“Ray ithalatının doğru olmadığını düşünüyorum”
Yayan, Mersin limanını Adana, Osmaniye ve Gaziantep şehirlerine bağlamak için British Steel’den ray ithal edilmesinin doğru olmadığını savunarak, ”Tren hattı için yapılan ithalatın doğru olmadığını savunuyorum. Yerli çeliği kullanma konusunda bir zemin oluşturmalı. Diğer ülkelerde bu varken biz de de bu olmalı”dedi
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı