Blastr Green Steel, karbon içermeyen çelik üretimi hedefiyle sektörde öncü bir rol üstlenerek, bu alanda gerçekleştirdiği yatırımlar ve iş birlikleriyle dikkat çekiyor.
Blastr Green Steel CEO’su Mark Bula, karbonsuz çelik üretimi için çıktıkları bu yolculukta yapılan yatırımlar ve stratejik ortaklıklar hakkında bilgi verirken, Blastr'ın yenilikçi yaklaşımı ve sürdürülebilirlik hedeflerine dair önemli açıklamalarda bulundu. Aynı zamanda, yeşil çeliğin hammaddelerdeki önemi ve Avrupa'nın bu alandaki gelecek projeksiyonları üzerine görüşlerini paylaştı.
Karbonsuz çelik üretimi yolculuğunuzda yaptığınız yatırımlardan bahsedebilir misiniz?
Blastr, karbon içermeyen çelik üretimi hedefine ulaşmak için önemli yatırımlar gerçekleştiriyor. Bu yatırımlardan biri, Finlandiya'nın Inkoo kentinde kurulan üretim sahasıdır. Bu alan, dünyanın en iddialı karbon nötrleşme hedeflerinden birine sahip olan Finlandiya'nın düşük fosil yakıt bağımlılığını da yansıtmaktadır. Inkoo, güçlü elektrik alım olanakları ve derin deniz limanına sahip olması sayesinde hem taşıma maliyetlerini azaltmakta hem de lojistik süreçlerde CO₂ emisyonlarını düşürmektedir.
Bunun yanında, Blastr Cargill ile stratejik bir ortaklık kurdu. Bu ortaklık, Blastr'ın çelik üretiminde ton başına %90'dan fazla emisyon azaltımını hedefleyen, madenden kapıya kadar dekarbonize bir değer zinciri oluşturma planına dayanıyor. Blastr, 6 milyon ton (Mt) DR sınıfı pelet tesisi ve 2,5 Mt doğrudan indirgenmiş demir (DRI-EAF) çelik tesisi inşa ederek yeşil hidrojen üretimine yatırım yapıyor. Cargill'in ortaklığı, Blastr'ın bu değer zincirini geliştirerek daha yaratıcı bir şekilde pazara girmesini sağlayacak.
Blastr, çelik fabrikasında kullanılacak teknolojiler için de önemli iş birlikleri gerçekleştiriyor. Finlandiya'nın Inkoo kentinde yılda 2,5 milyon ton düşük emisyonlu çelik üretmek üzere planlanan tesis için, Primetals Technologies'i teknoloji ortağı olarak seçti. Bu ortaklık, doğrudan indirgenmiş demir (DRI) tesisinin tasarımı, elektrikli çelik üretim eritme atölyesi, Arvedi ESP hattı ve sürekli sıcak haddelenmiş asitleme ve galvanizleme hattı gibi önemli bileşenleri kapsıyor. Ayrıca, DRI teknolojisinde dünya lideri olan Midrex ile birlikte %100 hidrojen bazlı DRI tesisi geliştirmeyi hedefliyorlar.
“Çelik, tamamen karbon içermeyen bir malzeme olamaz”
Blastr'ın çelik üretimi sürecinde kömür ve kok yerine hidrojen kullanarak CO₂ emisyonlarını önemli ölçüde azaltan teknolojisini detaylı anlatabilir misiniz?
En düşük CO₂ emisyonlu çelik üretim yöntemlerinde bile, ulaşım ve elektrik şebekesinin yoğunluğu gibi unsurlardan kaynaklanan belirli emisyonlar olacaktır. Ayrıca, değer zincirindeki tüm CO₂ emisyonları kesilse bile, yassı çelik alaşımlarına karbon eklenmesiyle ortaya çıkan bazı CO₂ emisyonları olacaktır. Çelik, tanım gereği tamamen karbon içermeyen bir malzeme olamaz. Blastr'ın kullandığı yaklaşım, yani hidrojen bazlı demir indirgemeyle dekarbonize edilmiş bir değer zinciri, CO₂ emisyonlarını en aza indirir ve ultra düşük CO₂'lu çelik üretimine imkan tanır.
Blastr'ın demir cevheri peletinden nihai mamul ürünlerine kadar tam değer zincirini içeren konsepti, çelik için mümkün olan en düşük CO₂ emisyonlarına ulaşmak için ideal bir konuma getirecektir. Bu, Kapsam 3 emisyonlarını da içerir.
DRI, elektrikli ark ocağı (EAF) eritme atölyesine sıcak bir şekilde taşınacak ve böylece mümkün olan en düşük elektrik tüketimini sağlayacaktır. İşlem yolu, alaşımlı çeliği doğrudan döküm ve sıcak haddeleme değirmenine vermeden önce bir kepçe fırınını ve gaz giderme istasyonunu içerir. Bu şekilde, levha ısıtımı için fosil enerji kullanımı tamamen önlenir ve CO₂ emisyonları ile enerji tüketimi en aza indirilir.
Blastr ayrıca, özellikle satın alınan mallar ve yeşil ulaşım için Kapsam 3 emisyonlarını azaltarak CO₂ emisyonlarını daha da düşürmeyi hedefliyor. Bunun yanında Finlandiya'nın 2029 yılında fosilsiz elektrik üretimine yaklaşması nedeniyle elektrik şebekesi yoğunluğu az olacaktır.
Blastr, müşterileri ve paydaşları için tam şeffaflık sağlamak amacıyla iletişimde bulunduğu CO₂ ayak izine, Kapsam 1, 2 ve 3'ü dahil ediyor.
Hammadde tedariki ve daha sürdürülebilir bir geleceğe katkısı açısından yeşil çelik kullanmanın avantajlarını vurgulayabilir misiniz?
Ham madde tedarikindeki avantajlara baktığımızda, öncelikli olarak CO₂ serbest enerji kaynakları öne çıkmaktadır. Yeşil çelik, geleneksel fosil yakıtlar yerine yeşil hidrojen gibi yenilenebilir enerji kaynakları ve çevre dostu teknolojiler kullanılarak üretilir. Bu, çelik üretiminin karbon ayak izini önemli ölçüde azaltır.
İkinci önemli avantaj, hurda metalin kullanımıdır. Yeşil çelik üretimi, hurda metalin geri dönüşümünü ve yeniden kullanımını vurgulayarak işlenmemiş ham madde ihtiyacını azaltır. Üçüncü önemli nokta ise sürdürülebilir madencilik uygulamalarıdır. Bu uygulamalar, çevreye verilen zararı en aza indirir ve kaynakların uzun vadeli kullanılabilirliğini sağlar.
Sürdürülebilir bir gelecek için katkılarına baktığımızda ise, ilk olarak daha düşük sera gazı emisyonları öne çıkmaktadır. Yeşil çelik üretimi, geleneksel yöntemlere kıyasla önemli ölçüde daha az sera gazı emisyonu üretir. Bu, iklim değişikliğinin etkisini azaltmaya ve sektörün genel çevresel etkisini düşürmeye yardımcı olur.
Bir diğer önemli katkı enerji verimliliğidir. Yeşil çelik üretim süreçleri daha enerji verimli olacak şekilde tasarlanmıştır. Bu, toplam enerji tüketimini ve yenilenmeyen enerji kaynaklarına bağımlılığı daha da azaltır.
Ayrıca, yeşil çelik dairesel ekonomiyi teşvik eder. Geri dönüşümü ve kaynakların verimli kullanımını vurgulayan yeşil çelik, malzemelerin mümkün olduğunca uzun süre kullanımda kalmasını sağlayarak atığı azaltır ve yeni ham madde ihtiyacını ortadan kaldırır.
Son olarak, yenilikçi yaklaşımlar da önemlidir. Kötü haber şu ki, mevcut değer ağları ve organizasyonel yapıları bu yenilikleri benimsemeye elverişli olmadığı için köklü şirketlerin, yıkıcı teknolojileri benimsemekte zorluklar yaşadıkları bilinmektedir (genellikle Yenilikçilerin İkilemi olarak adlandırılır). Mevcut iş birimlerini sürdürme yaklaşımı, tamamen yeni iş modelleriyle aynı değildir. Bu da daha girişimci bir modele daha yatkındır.
“Piyasa düşük CO₂'lu çelik yönüne doğru ilerliyor”
Avrupa’nın yeşil çelik için gelecek 5 yılda yapacağı önemli faaliyetler konuşuluyor. Bu durumun küresel pazara etkilerini değerlendirebilir misiniz?
Piyasa analistleri, Avrupa'da 2030 yılına kadar düşük CO₂ emisyonlu yassı çelik ürünlerine olan talebin 30-40 milyon tona ulaşacağını, bunun da CBAM'ın uygulamaya konulması ve çelik sektörüne verilen ücretsiz emisyon haklarının kaldırılmasının ardından 2035'te yaklaşık 98 milyon tona yükseleceğini tahmin ediyor. Düşük CO₂'lu çelik talebi zaten yüksek. Büyük çelik son kullanıcıları tarafından belirlenen düzenleyici değişiklikler ve emisyon azaltma hedefleri nedeniyle, bunun daha da artması bekleniyor.
AB'nin EU ETS (AB Emisyon Ticaret Sistemi) sisteminde ücretsiz emisyon haklarını kademeli olarak azaltması (2034'te sona eriyor) ve CBAM'ın uygulamaya konulmasıyla düşük CO₂ emisyonlu çelik üreticileri, CO₂ fiyatı çelik fiyatına yansıtıldığı için daha rekabetçi hale gelecek.
Ayrıca, birçok ağır çelik müşterisi grubu, tedarik zincirlerinde emisyon hedefleri getirmekte ve bu nedenle piyasa da düşük CO₂'lu çelik yönüne doğru ilerlemektedir.
Gelecek on yıllarda, düşük CO₂'lu çelik talebine göre önemli bir arz yetersizliği olması bekleniyor. Piyasa geniş, bu nedenle rekabet halindeki düşük CO₂ emisyonlu çelik üreticileri önümüzdeki on yıllar boyunca birbirlerinin pazar paylarını ele geçirmeyecekler.
Ancak, 2040 için AB'nin tamamı için %90'lık bir emisyon azaltma hedefi (sera gazı emisyonu azaltma) var. Bu da çelik gibi enerji yoğun sektörlerin neredeyse tamamen dekarbonize edilmesi anlamına geliyor. Çelik sektörünün dekarbonize edilmesi için yatırımların hızla artması sağlanamazsa, Avrupa'nın ekonomik ve iklim politikalarında, enerji geçişinde, dış ticarette ve küresel rekabette gerçek bir risk söz konusu. Bu da endüstriyel çöküşe yol açabilir ve böylece AB'nin direncini ve stratejik özerkliğini zayıflatabilir.
Son olarak pazar hedeflerinizde herhangi bir değişim yaşandı mı? Eğer yaşandıysa bunu ne ile ilişkilendiriyorsunuz?
Blastr Green Steel'in kuruluşundan bu yana, hem pazar hedefi hem de iş hedefimiz, Avrupa çelik sektörünün daha düşük CO₂ emisyonlu demir ve çelik üretimine geçişini desteklemektir. Bu hedef, bugün de üç gelir ve ürün kategorisinde, takip ettiğimiz odak noktamız. Bunlar da , DR peletleri, yeşil DRI/HBI ve düşük emisyonlu sıcak haddelenmiş saclardır.
Blastr, yeşil çelik teknolojilerini ilerletmek ve pazar erişimini genişletmek için değer zincirinin bir parçası olan diğer deneyimli şirketler, araştırma kurumları ve hükümetlerle aktif olarak ortaklık ve iş birliği arıyor. Bu iş birlikleri, sürdürülebilir üretimde inovasyonu hızlandırmayı ve sinerjiler yaratmayı amaçlıyor.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı