Avrupa'nın en büyük çelik üreticileri arasında yer alan Almanya, aynı zamanda dünyada yedinci sırada yer alıyor ve endüstriyel CO2 emisyonlarının yaklaşık %30'unu oluşturuyor. Küresel çapta çelik üretimi, toplam karbon emisyonlarının %8'ini oluştururken, Avrupa'da bu oran %5 seviyelerinde seyrediyor.
Geleneksel çelik üretimi, yüksek fırın/bazik oksijen fırını (BF/BOF) ve doğrudan indirgeme demir/elektrik ark ocağı (DRI/EAF) yöntemleriyle yapılmaktadır. BF/BOF yöntemi, demir cevherinden oksijeni uzaklaştırmak için kok kömürü gibi karbon indirgeyiciler kullanarak metrik ton başına 1,6-2 ton CO2 emisyonuna neden oluyor. DRI/EAF yöntemi ise doğal gaz veya hidrojenle demir cevherini indirger ve yenilenebilir hidrojen kullanıldığında sıfır emisyon potansiyeline sahiptir. Eurofer verilerine göre, Avrupa çeliğinin %60’ı BF, %40’ı ise EAF ile üretilirken, Almanya 2023’te 35,4 milyon ton çelik üretti; bunun 9,8 milyon tonu EAF, 25,63 milyon tonu ise BF yöntemiyle üretildi.
Alman çelik üreticileri, yüksek fırınları hidrojen bazlı DRI ile değiştirme planları yapıyor. Bu dönüşüm, Almanya'nın sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasını hızlandıracak ve sektörün iklim nötrlüğüne geçişini kolaylaştıracak. Özellikle Salzgitter, Stahl-Holding-Saar ve Thyssenkrupp gibi önde gelen şirketler, düşük karbonlu hidrojen tedarik etmek için büyük ihale süreçleri başlattı. Bu şirketler, ArcelorMittal ile birlikte, Avrupa Birliği'nin Ortak Avrupa Çıkarına İlişkin Önemli Projeler programı kapsamında devlet finansmanı desteği aldı.
Alman hükümeti, 2030 yılına kadar ülkedeki hidrojen talebinin 95-130 TWh arasında olmasını beklerken, çelik sektörü bu talebin önemli bir kısmını oluşturacak. Yeşil hidrojene dayalı bu dönüşüm, her ton çelik başına 28 ton CO2 emisyonu tasarrufu sağlama potansiyeline sahip olduğu belirtildi. Ancak, bu geçişin maliyetli olması ve düşük karbonlu çelik üretimini ekonomik olarak cazip hale getirmek için Avrupa Emisyon Ticaret Sistemi'nde (ETS) en az 150-200 EUR/tonluk fiyatlara ihtiyaç duyulması, sektördeki dönüşümün önündeki en büyük engellerden biri olarak görülüyor.
Alman çelik sektörü, 2045 yılına kadar iklim nötrlüğüne ulaşmayı ve 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını %30-50 oranında azaltmayı hedefliyor. Bu hedeflere ulaşmak için yeşil hidrojenin benimsenmesi ve üretim süreçlerinin karbonsuzlaştırılması, Almanya'nın endüstriyel geleceğinde kritik bir rol oynayacağı belirtildi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı